Canlı varlıkların, önüne geçilemez istek ve tutkularını tatmin etme dürtüsüne ahlaksızlık, dolayısı ile ahlaksızlığın getirisi olan yaşam güvensizliğinin ve dayanılmazlığının çaresine de ahlak demek yerinde olur dersem, ne dersiniz?
Gelenek, görenek, kural ve yasalara uyma davranışına AHLAK dersek, bu gelişmemiş insan yaradılışına uymuyor.
O halde bu yanlıştan vazgeçebilmek gelişmiş toplum içersinde oluyor.
Doğru olanı yapmak toplumsal bir görenek. Toplumsal açıdan yanlış olanların doğru olarak
uygulanması göreneği. İç gelişmesi olamayanlar doğru olanı, zorlama ile ya da zorla yapıyor.

Toplum dışında iken veya İÇ AHLAK’ı teşekkül edememiş olanlar kanun, kural denen kavramları tanımayan bireylerden oluşan TOPLULUK’lar,
ahlak dışı her haltı edebiliyor ve bulundukları ortamı KAOS ’a çeviriyor.
Yanlışın yapılmasında, ahlak düşüncesinin engellemesi olamayacağı için ahlaksızlığa devam ediyor. O zaman ne gerekli diye düşünülüyor.
İnsanoğlu bu ahlaksızlık çıkmazından kurtuluşa çare olarak ADALET ile tanışıyor.
Görülüyor ki ahlaksızlık azalmıyor, gün geçtikçe artıyor. Ahlak’ın uygulanabilmesi ve
ADALET ’in temini için kanunlar, uymayanlar için cezalar kaçınılmaz oluyor.

Adalet ise hırs ve ihtiras dolu EGO’dan ASLA VAZ GEÇEMEYEN’ ler tarafından yozlaştırılıyor.
Adaletin temsilcisi “ GÜÇLÜ “ oluyor ve adaletsizlik devam ediyor. Ayrıca Güçlü ‘ler
Adaletsizliği, adaletmiş gibi göstermeyi çok iyi başarıyor. İdeoloji’leri, din ve felsefeyi, bilimi, teknolojiyi, v.s.’yi tatmin olamayan çıkarları için en iyi şekilde kullanıyor.

Toplumsal kanun ve kurallar bireyin canının istediğini istediği zaman ve biçimde
yapması durumunda meydana gelen dayanılmaz anarşik ortama çare bulmak için oluşuyor.
Ne kadar kanun, kural, ceza konuyorsa da, bu kaos’un devamı için istek ve tutkularının
esiri olanlar, ahlaksızlığı adaletmiş gibi gösterdiklerini, adaletsizlik ile örterek devam ediyor.

Bireyde İÇ AHLAK teşekkül edemedikçe ADİL olamıyor.
ADİL olmayan bireyler topluluğunda da ADALET olamıyor.

İÇ AHLAK’ın gelişmesi zor bir uğraşı, başarmak için istek, azim ve çıkar’dan arınmak
gerekiyor. Birey her ortamda, her zaman kolayı seçiyor. Kavram, kural ve kanunları
sindirmeyi, dondurulmuş çıkar bilinç’i nedeni ile hiçe sayarak, yüzsüzlüğüne devam ediyor.

Sohbetin neticesi olarak dostlar, ahlak toplulukların harcı değil, genelde
AHLAK, AHLAK’LI TOPLUM BASKISI ’nın nedeni ile zorunlu kılındığı için
gelişmemekte ısrar eden bireyler tarafından yaşamlarında içten değil,
MECBURİYETTEN sergileniyor.

Ahlak ve Adalet her bireyin kendi içsel gelişimine yardımcı olması ile mümkün olabilir dersem”,
SİZLER NE DERSİNİZ?
Sevgilerimle,
Avni baba.